ATATÜRK KÖŞESİ
Türkiye Hükûmeti’nin belirlediği projeler çerçevesinde kararlaştırılan zamanlar içinde, vatanın bütün bölgeleri çelik raylarla birbirine bağlanacaktır. Bütün vatan, bir demir kütle haline gelecektir. Demiryolları, memleketin tüfekten, toptan daha önemli bir güvenlik silâhıdır. Demiryollarını kullanacak olan Türk milleti, geçmişindeki ilk sanatkârlığının, demirciliğinin eserini tekrar göstermiş olmakla övünç duyacaktır. Demiryolları, Türk milletinin refah ve uygarlık yollarıdır. Türkiye’de ekonomik yaşamın yüksek gelişmeleri ancak demiryollarla olacaktır. Milletin mutluluğu, geleceği bu yollardan geçecektir. Cumhuriyet hükümetinin bu alandaki çok verimli çabası ve çok idealist hareketi takdire değerdir.
ATATÜRK ve DEMİRYOLLARI
ATATÜRK ZAMANINDA YAPILAN DEMİRYOLLARI
1924 yılının Ocak ayında Başvekil İsmet İnönü demiryolunu bir bağımsızlık vasıtası olarak şöyle tanımlıyordu: “Efendiler, bizim şimendifer siyasetimiz vardır. Her türlü nazariyet ve hayaletten azade olarak ameli bir surette vardır. Bunu iki kelime ile izah edeyim. Bir an evvel memlekette bir karış fazla demiryolu yapmak, ne vasıta ile kimin tarafından olursa olsun…’
Türkiye’de demiryolunun tarihi 1856 yılında 130 km’lik İzmir-Aydın hattının bir İngiliz şirketine yaptırılması ile başlamış,sonrasında Rumeli, Anadolu ve oradan da Bağdat’a Hicaz’a kadar uzanan demiryolu ağları ile devam etmişti. Osmanlı devletinin son yıllarında toplam demiryolu ağı 8,619 km’yi bulmuştu. Demiryolu hatları şunlardı:
- Rumeli Demiryolları 2383 km normal hat
- Anadolu-Bağdat Demiryolları 2424 km normal hat
- İzmir -Kasaba ve uzantısı 695 km normal hat
- İzmir -Aydın ve şubeleri 610 km normal hat
- Sam-Hama ve uzantısı 498 km dar ve normal hat
- Yafa-Kudüs 86 km normal hat
- Bursa-Mudanya 42 km dar hat
- Ankara-Yahşihan 80 km dar hat
Toplamda 8.619 km’yi bulan Osmanlı demiryollarından Türkiye sınırları içerisinde kalan demiryolu ağı ise 4112 km’ydi. Hatların büyük kısmı yabancı şirketlere verilen imtiyazlar çerçevesinde yaptırıldığından işletme hakkı da bu şirketlerin elindeydi. Yabancı şirketlere ait toplam 2182 km demiryolu hattı bulunmaktaydı. Geri kalan hatlar ise devletin yönetimindeydi.
Osmanlı devletinden Cumhuriyet dönemine kalan Türkiye sınırlarındaki demiryolu hatları şunlardı:
Hat Adı Genişliği (m) Uzunluğu (km)
- Anadolu Hattı Normal (1.435) 1032
- Bağdat Hattı Normal (1.435) 966
- Adana-Mersin Hattı Normal (1.435) 68
- İzmir-Kasaba Hattı Normal (1.435) 703
- İzmir-Aydın Hattı Normal (1.435) 609
- Şark Demiryolları Normal (1.435) 337
- Mudanya-Bursa Hattı Dar( 1.050) 41
- Erzurum-Sarıkamış Hattı Dar (0.750) 124
Yabancı şirketler tarafından inşa edilen ve limanlardan iç bölgelere uzanan bu hatlar ticari amaçlara göre inşa edilmişlerdi. İzmir-Kasaba hattı İzmir’den Afyon’a, şube hattıyla da Soma üzerinden Bandırma’ya ulaşıyordu. İzmir-Aydın hattı ise, Denizli ve Dinar üzerinden Eğridir’e kadar uzanıyordu. Anadolu hattı ise, Eskişehir üzerinden Ankara ve Konya’ya ulaşıyordu. Konya’dan başlayan Bağdat hattı Adana üzerinden Irak’a geçiyordu. Şark demiryolları da ülkenin Avrupa ile bağlantısını sağlıyordu. Ruslardan kalan Erzurum-Sarıkamış-Sınır demiryolu hattının haricinde ise Ankara’nın doğusunda demiryolu yoktu.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde demiryolları ülkenin önemli bir sorunu olarak görülmüş ve ‘bir karış fazla şimendifer’ parolasıyla ciddiyetle ele alınmıştı.
Yine aynı yıl Mustafa Kemal de benzer ifadelerle demiryolu yapımının önemini şöyle ifade edecekti: ”Memlekette her vasıta ile bir karış fazla şimendifer vücuda getirmek, fakat vaziyet ne olursa olsun bir gün geri kalmamak düsturu milletin hakiki ihtiyacına tamamen uygundur.”
Cumhuriyet idarecilerinin demiryolu siyasetinin sebepleri ise, üretim merkezlerine ve doğal kaynaklara ulaşılması, üretim tüketim merkezleri ile özellikle limanlar ile bağlantı kurulması, ülkenin iktisadi manada kalkınmasını sağlamak ve özellikle ülkenin doğusunda asayişsizliği önleyerek milli güvenliği sağlamaktı.
Ayrıca ülkenin politik merkezi olan Ankara’nın diğer önemli şehirler ile bağlantısının kurulması da büyük bir ihtiyaçtı. Bu amaçla inşa edilen demiryolları Orta Anadolu’yu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu Ankara’ya bağlama hedefindeydi. Bu politika ile 1927’de Kayseri, 1930’da Sivas, 1931’de Malatya, 1933’de Niğde, 1934 Elazığ, 1935 Diyarbakır, 1939’da Erzurum demiryolu ağına bağlandı. Bu dönemde inşa edilen ana hatlar şunlardı ; Ankara- Kayseri-Sivas, Sivas-Erzurum, Samsun- Kalın (Sivas),Irmak-Filyos (Zonguldak kömür hattı), Adana-Fevzipaşa-Diyarbakır (Bakır hattı), Sivas-Çetinkaya (Demir hattı).
Yeni demiryolu hatlarının inşası ile 1923 yılında 4112 km olan demiryolu hattına 1938 tarihi itibariyle 2815 km demiryolu eklenmiş oldu. Böylece 341.599.424 lira harcanarak toplam demiryolu uzunluğu 6927 km’ye ulaştı.
Demiryolu siyaseti aslında yeniden inşayı öngörmekteydi. Mali yetersizliklerden dolayı yabancı şirketlerin elindeki demiryollarının devletleştirilmesi yolunda gidilmek istenmemekteydi. Ancak 22 Nisan 1924 tarihinde TBMM’de Anadolu hattının satın alınmasına karar verildi. Böylece demiryollarında millileştirme siyaseti de inşa siyaseti ile beraber yürüdü. 1928 yılında Anadolu demiryolu hattının satın alınmasıyla başlayan millileştirme çalışmaları özellikle 1930’lu yıllarda hızlandı. Yabancı şirketlerin elindeki 3387 km demiryolu 42.515.486 liraya satın alınarak millileştirildi.